Tenis Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda, Çıngırak Ormanı'nın tam ortasında, hayvanların dostça yaşadığı bir köy varmış. Bu köyün en neşeli ve bir o kadar da inatçı sakini, kırmızı kürklü bir tilkiymiş: Adı Tiko’ymuş.
Tiko tenis oynamaya bayılırmış. Her sabah gün doğmadan kalkar, eski ama sevgiyle yamalanmış raketiyle ormanın ortasındaki toprak kortta antrenman yaparmış.
Ama Tiko’nun bir hayali varmış. O da her yıl Ay Işığı Gölü'nün kıyısında düzenlenen, ormanın en büyük etkinliği olan **"Ay Işığı Turnuvası"**nda şampiyon olmakmış.
Ancak Tiko’nun bir sorunu varmış: Kalabalık karşısında çok heyecanlanır, elleri titrer, topu fileye atar ya da tamamen kaçırırmış.
Bir sabah, Tiko topa vururken, top sekip bir sincabın fındık sepetine çarpmış.
"Hey! Dikkat etsene Tiko!" demiş sincap Lali.
"Affedersin Lali! Elim ayağım birbirine karıştı yine," demiş Tiko utanarak.
Lali ona yaklaşmış, gözlerini kısıp bakmış:
"Senin yetenekli olduğunu herkes biliyor Tiko. Ama bu kadar çok korkarsan, hayalin hep bir hayal olarak kalır."
"Korkmuyorum!" demiş Tiko hemen ama yüzü kızarmış.
"Hımm..." diye mırıldanmış Lali. "Belki de korkmuyorsun ama kendine inanmıyorsun. Sana yardım edebilirim. Turnuva için birlikte çalışalım mı?"
Tiko önce biraz düşünmüş, sonra başını sallamış. "Peki... Ama bu sır bizim aramızda kalsın."
Günler geçmiş, Lali her gün Tiko’nun antrenmanına katılmış. Ona sadece fiziksel değil, zihinsel dayanıklılık da öğretmiş. Nefes egzersizleri, meditasyonlar ve bolca kahkaha içeren oyunlar...
Bir gün Tiko, topa öyle bir vuruş yapmış ki, top fileyi aşmış, yere sekmiş ve çizginin tam üzerine düşmüş.
"Vaaaaay! Bu harikaydı Tiko!" diye bağırmış Lali. "Hazırsın bence!"
Ama turnuvaya sadece iki gün kalmışken, kötü bir haber gelmiş: Tiko’nun raketi kırılmış!
"Hayır!" diye bağırmış Tiko. "Onsuz oynayamam! O raket benim en iyi dostumdu!"
Lali, Tiko’nun yanına sokulmuş.
"Raketin güzel bir hatıra ama unutma, seni sen yapan o değil. Senin içindeki güç!"
O sırada yaşlı kaplumbağa Usta Kopa, yavaş adımlarla gelmiş.
"Belki de bir şeyler yapabilirim," demiş. "Zamanında çok raket yaptım."
Ertesi gün, Usta Kopa, bambudan, ince iplerden ve biraz sihirle yeni bir raket yapmış. Raket hafifmiş ama dayanıklıymış.
"Denemek ister misin?" demiş Kopa.
Tiko topa vurmuş. Top, önce fileye yaklaşmış, sonra havalanıp rakip korta düşmüş.
"Harika!" demiş Tiko heyecanla. "Gerçekten harika!"
Nihayet turnuva günü gelmiş. Ay Işığı Gölü parıldarken, ormanın her yerinden hayvanlar turnuvayı izlemeye gelmiş. Turnuvanın sunucusu baykuş Spok, mikrofona konuşmuş:
"Sevgili orman sakinleri! Hoş geldiniz! İşte büyük final: Tiko ve turnuvanın geçen yılki şampiyonu, Puma Leo!"
Leo uzun, güçlü ve sessiz bir puma imiş. Sahaya çıktığında herkes sessizleşmiş.
İlk set başlamış. Tiko’nun elleri titremiş. İlk servisi dışarı gitmiş.
"Kendine gel Tiko," demiş kendi kendine. "Sen bu topu fileye değil, hayaline gönderiyorsun."
Derin bir nefes almış ve ikinci servis... Mükemmel!
Set boyunca Tiko ve Leo arasında kıyasıya bir mücadele olmuş. Tiko her topa koşmuş, ter içinde kalmış ama vazgeçmemiş.
Son sette durum 5-5’miş. Leo, güçlü bir vuruş yapmış. Tiko topa yetişmiş ama ayağı kaymış. Tüm seyircilerden bir "aaaah!" sesi yükselmiş.
Tiko yerde kalmış, nefes nefese. Lali kenardan seslenmiş:
"Kalk Tiko! Bu senin zamanın!"
Tiko gözlerini kapatmış. Gözünün önüne ilk günler, kırık raketi, Lali’nin gülümsemesi, Kopa’nın nasırlı elleri gelmiş.
Gözlerini açtığında yüzünde bir gülümseme varmış.
Ayağa kalkmış. Bir sonraki servis Leo'dan gelmiş ama Tiko mükemmel bir voleyle sayıyı almış.
Son sayı gelmiş.
Tiko derin bir nefes almış, servis atmış. Leo geri dönmüş. Ralli uzamış, uzamış... Tüm seyirciler nefeslerini tutmuş.
Sonunda Tiko smaçla maçı bitirmiş.
"Şampiyooon: TİKO!" diye bağırmış baykuş Spok.
Orman alkışlarla inlemiş. Tiko’nun gözleri dolmuş.
"Ben... başardım," demiş fısıltıyla.
Lali koşup sarılmış.
"Her zaman başaracaktın. Sadece inanman gerekiyordu!"
O gece Ay Işığı Gölü'nün kıyısında büyük bir kutlama yapılmış. Tiko, kupayı kaldırırken şöyle demiş:
"Bu kupa benim değil, hepimizin! Hayal kurmaktan ve vazgeçmemekten korkmayın!"
Ve herkes bir ağızdan:
"TİKO! TİKO! TİKO!"
Masal bu ya, Tiko o günden sonra sadece bir tenis şampiyonu değil, aynı zamanda ilham perisi olmuş. Herkesin kalbinde umutla yer etmiş.
Ve ormanda ne zaman biri "Yapamam" dese, ona hep şu söylenmiş:
"Tiko bile yaptıysa, sen de yaparsın!"
Ve gökyüzünde bir yıldız daha parlarmış…