Pepee Masalı

Bir zamanlar, uzak bir köyde, herkesin sevdiği, neşeli ve meraklı bir çocuk yaşarmış. Bu çocuğun adı Pepee'ymiş. Pepee, her sabah erkenden uyanır, kahvaltısını yapar ve hemen oyun oynamaya başlarmış. Pepee’nin en büyük tutkusu, renkli dünyaları keşfetmekti. Her gün, evinin yakınlarındaki ormanlara gider, yeni yerler keşfeder ve minik arkadaşlarıyla oyunlar oynarmış.
Bir sabah, Pepee yine kahvaltısını yapıp dışarı çıkmak için hazırlanıyormuş. Fakat bu sefer farklı bir şey hissetmiş. İçinde tuhaf bir heyecan varmış. "Bugün çok farklı bir şey olacak gibi hissediyorum." demiş kendi kendine. Pepee, bu hisle birlikte çantasını alıp ormana doğru yola çıkmış.
Orman, Pepee’nin en sevdiği yerdi. Ancak bugün, ormandan garip bir ışık parlaması geliyormuş. "Ne bu ışık?" diye mırıldanmış Pepee. Işığa doğru yürüdükçe, renklerin daha parlak hale geldiğini fark etmiş. Çiçekler, yapraklar, gökyüzü bile sanki daha canlıymış.
Birden karşısına bir tavşan çıkmış. Tavşanın tüyleri, gökyüzündeki renkler gibi parlak ve değişkenmiş. "Merhaba, Pepee!" demiş tavşan, Pepee’yi görünce. "Benim adım Rengi. Senin gibi biriyle tanışmak ne büyük bir mutluluk!"
Pepee şaşkın bir şekilde tavşana bakmış. "Rengi mi?" demiş. "Senin tüylerin ne kadar güzel ve değişik!"
Tavşan Rengi, gülümseyerek, "Teşekkür ederim! Ben renkleri çok severim. Bütün orman bu renkli dünyayı keşfetmeni bekliyor. Ama önce, bir sırrı öğrenmelisin." demiş.
Pepee merakla "Hangi sırrı?" diye sormuş.
"Bu ormanda her şeyin bir rengi vardır. Ama bu renkler, sadece kalbinde sevgi ve neşe taşıyanlar tarafından görülebilir. Eğer sen de gerçekten neşeli ve sevinçli bir kalp taşırsa, renkler seni kendilerine çekebilir." demiş Rengi. "Gel, sana bu sırrı göstereyim."
Pepee, tavşanın sözlerini anlamış gibi hissetmiş ama yine de biraz kafası karışmış. "Ama ben her zaman neşeliyim. Neden göremiyorum o renkleri?" diye sormuş.
Rengi başını sallayarak, "Senin kalbin çok güzel, Pepee. Ama bazen, insanlar gerçek neşeyi bulmakta zorlanabiliyorlar. Belki de kendine bir yolculuk yapman gerek." demiş.
Pepee, Rengi'nin sözlerinden etkilenmiş ve kararını vermiş. "O zaman bu yolculuğa çıkacağım!" demiş, gözlerinde yeni bir kararlılık parlamış.
Rengi, Pepee'yi ormanın derinliklerine doğru yönlendirmiş. Yolda ilerlerken, Pepee birden çok güzel bir melodi duymaya başlamış. Melodi, ormanın derinliklerinden, bir kuşun şarkısından geliyormuş. Pepee, şarkıyı dinlerken kalbinde bir sıcaklık hissetmiş. "Bu çok güzel! Bu şarkı da ne?" diye sormuş.
"Bu şarkı, ormanın ruhunun melodisidir," demiş Rengi. "Her neşeli kalp, bu melodiyi duyar ve renkleri daha net görür. Senin kalbin de buna yaklaşıyor. Bak, şimdiden etrafındaki renkler biraz daha parlaklaştı."
Pepee gözlerini ovuşturmuş, ama gerçekten etrafındaki her şeyin biraz daha parlak hale geldiğini fark etmiş. "Renkler değişiyor!" demiş hayretle. "Ama hala tam olarak hepsini göremiyorum."
Tavşan Rengi gülümsemiş. "Her şeyin bir zamanı var, Pepee. Sen doğru yolu bulmak üzeresin. Ama kalbinin neşeye ve sevgiye açılması gerek."
Pepee bu sırada, birden yere düşen bir yaprağı görmüş. Yaprağın rengi, birdenbire rengarenk olmuş. "O da ne?" diye bağırmış Pepee. "Yaprak rengarenk oldu!"
"Evet, çünkü senin kalbin neşe ve sevgiyle doluyor," demiş Rengi. "Şimdi, senin bu ormanda en değerli şeyi keşfetmen gerekiyor."
Pepee çok heyecanlanmış. "Nedir o?" demiş.
Rengi bir an duraklayıp, ciddi bir şekilde, "O şey, içindeki iyiliktir. Herkes iyilik yaparsa, dünya renkli ve güzel olur. Ama bazen insanlar, kalplerini unutur ve karanlıklar içinde kaybolurlar." demiş.
Pepee, derin bir nefes almış ve tavşana bakarak, "Bunu çok iyi anlıyorum. Ben de daha çok iyilik yapacağım!" demiş.
İçindeki iyiliği bulmaya karar veren Pepee, ormanda karşısına çıkan herkese yardımcı olmaya başlamış. Kayıp bir kuşu geri yerine koymuş, düşen bir meyveyi bir sincapla paylaşmış, bir ağacın dalına takılan bir kelebeği kurtarmış. Her yaptığı iyilikle birlikte renkler biraz daha parlaklaşmış.
Bir süre sonra Pepee, ormanın merkezine gelmiş. Burada, çok büyük ve parlak bir çiçek açıyormuş. Çiçeğin etrafında, rengarenk ışıklar dans ediyormuş. Pepee, bu çiçeği görünce, "İşte bu!" diye bağırmış. "Bunu buldum! Kalbim dolup taştı ve dünya renklerle doldu!"
Rengi, Pepee'nin yanına gelmiş ve gülümsemiş. "Tebrik ederim, Pepee. Sen gerçekten kalbini sevgi ve neşe ile doldurdun. Artık renkler seninle."
Pepee, gözlerini açıp etrafına bakmış. Orman gerçekten rengarenk olmuş. "Bu harika!" demiş Pepee. "Artık her şey çok güzel ve renkli!"
Rengi, başını sallayarak, "Unutma, Pepee. Gerçek güzellik, kalbinde bulduğun sevgi ve neşedir. Hep bunu hatırla."
Pepee, tavşanın sözlerinden çok etkilenmiş. "Bunu hep hatırlayacağım. Her zaman iyilik yapacağım ve kalbimi sevgiyle dolduracağım!"
Ve o günden sonra, Pepee, ormandaki her canlıya yardım etmeye devam etmiş. Her iyilik yaptığı an, dünya biraz daha renkli hale gelmiş. Pepee, sevgi ve neşeyi kalbinde taşıdıkça, etrafındaki dünya da güzelleşmiş.
Ve Pepee'nin renkli dünyası hep böyle devam etmiş. Neşe ve sevgiyle dolu bir dünya kurmak için, Pepee ve arkadaşları, her zaman birbirine yardım etmişler. Kimse yalnız kalmamış ve her kalp, renkleri görebilmek için açılmış."Hep birlikte, renkli bir dünya yaratmak için!" demiş Pepee, her zaman neşeli ve iyimser kalmış.