Şirinler Masalı

Bir sabah Şirinler Köyü’nde her şey alışıldık gibi başlamıştı. Şirinler neşeyle uyanmış, evlerinden dışarı fırlamıştı. Ancak bir gariplik vardı: Güneş eskisi kadar parlak değildi, çiçekler solgun görünüyordu, ağaçlar sanki biraz renksizleşmişti!

Şirine gözlerini ovuşturdu:
"Şiriiiinn Baba! Bir tuhaflık var! Renkler sanki kayboluyor!"

Şirin Baba, uzun sakalını sıvazladı ve dikkatle etrafa baktı. Gerçekten de, doğa tüm canlılığını yitiriyordu.

"Hmm..." dedi düşünceli bir sesle. "Bu sıradan bir olay değil. Hepiniz köy meydanında toplanın!"

Tüm Şirinler birkaç dakika içinde büyük mantar evinin önünde toplandı. Şakacı Şirin, şaka mı yapıldığını sanarak araya girdi:

"Yoksa bu da bir 1 Nisan şakası mı? Kim yaptıysa çok iyi yapmış!"

Ancak Şirin Baba ciddi bir şekilde başını salladı.

"Hayır Şakacı, bu gerçek. Bir tür büyüyle karşı karşıyayız."

Usta Şirin, kollarını kavuşturarak sordu:
"Peki ne yapacağız Şirin Baba?"

Şirin Baba asasını yere vurdu.
"Bu işin arkasında kim olduğunu tahmin edebiliyorum... Gargamel!"

Tembel Şirin esnedi:
"Ooooff... Yine mi Gargamel? Hiç rahat yok mu bize?"

Herkes biraz korktu ama Şirin Baba onları cesaretlendirdi.

"Korkmayın! Bir planımız var. Dört gönüllüye ihtiyacım var!"

Şirine, Şakacı, Gözlüklü ve Güçlü Şirin hemen ellerini havaya kaldırdılar.

Şirine coşkuyla bağırdı:
"Ben geliyorum! Şirin Köyü için!"

Şakacı elinde bir buzlu şaka kutusuyla sallandı:
"Ve ben de, biraz eğlence katmak için!"

Şirin Baba onlara sihirli bir pusula verdi. Bu pusula, kayıp renklerin kaynağını gösterecekti.

"Unutmayın," dedi Şirin Baba, "Yol uzun ve tehlikeli olabilir. Ama kalbiniz temizse, renkleri geri getirebilirsiniz."

Ve böylece dört Şirin, büyük bir maceraya doğru yola çıktılar!

İlk durakları Gölgeli Orman’dı. Her adımda orman daha da kararıyordu.

Gözlüklü Şirin endişeyle etrafa bakındı:
"Pusula gösterdiğine göre tam önümüzde bir şey var... ama burada hiçbir şey görünmüyor!"

Bir anda yer altından dev bir örümcek çıktı! Şirinler korkudan zıpladı.

Şirine çığlık attı:
"Dikkat edin! O bir dev örümcek!"

Güçlü Şirin, yumruğunu sıktı ve öne çıktı.

"Endişelenmeyin, onu oyalayacağım! Siz kaçın!"

Güçlü Şirin, dev örümceğin dikkatini çekip diğerlerine kaçmaları için zaman kazandırdı. Neyse ki örümcek, Güçlü Şirin'in çevik hareketleriyle baş edemeyip pes etti.

Güçlü Şirin, diğerlerinin peşinden hızla koştu.

Şakacı nefes nefese sordu:
"Bir daha böyle bir örümcek çıkarsa, ona buzlu şaka kutumu bırakacağım!"

Hep birlikte gülüştüler. Korku biraz olsun azalmıştı.

Yola devam ederlerken, pusula büyük bir mağarayı gösterdi. Mağaranın içi simsiyah ve ürkütücüydü.

Şirine fısıldadı:
"İçeri girmek zorunda mıyız?"

Gözlüklü Şirin, gözlüğünü düzelterek:
"Evet. Pusula burada parlıyor. Renklerin kaynağı bu mağarada olmalı."

İçeri girdiklerinde büyüleyici bir manzara ile karşılaştılar: Kristal duvarlar, içlerinden hafifçe parlayan renk damlacıkları taşıyordu.

Tam o anda karşılarında kim belirdi dersiniz?

Tabii ki Gargamel ve kedisi Azman!

Gargamel kahkahalarla bağırdı:
"Hah! Sonunda geldiniz küçük mavi yaratıklar! Renkleri emen büyülü kristalleri ben yarattım! Artık dünya gri olacak, ben de sonsuza dek mutlu olacağım!"

Şirine korkudan geri adım attı.

"Bunu neden yapıyorsun Gargamel? Dünya renksiz olursa kimse mutlu olamaz!"

Gargamel gözlerini kıstı:
"Çünkü siz mutlu olduğunuz sürece ben mutsuzum!"

Bu sırada Şakacı cebinden bir sürü renkli patlayan balon çıkardı.

Şakacı sırıtarak:
"O zaman biraz renk katalım!"

Balonları fırlattı! Balonlar patladığında Gargamel'in gözleri kamaştı, şaşkınlıkla bağırdı:

"Gözlerim! Azman, onları yakala!"

Azman Şirinlerin peşinden koştu ama Güçlü Şirin onu kurnazca bir tuzağa düşürdü: Kaygan taşların üzerine bastı ve Azman kayarak Gargamel'in kucağına düştü!

O anda Gözlüklü Şirin sihirli pusulayı kristalin merkezine tuttu. Pusula parlarken kristaller çatlamaya başladı!

Şirine bağırdı:
"Başarıyoruz! Kristaller kırılıyor!"

Bütün mağara renkli bir patlama ile sarsıldı. Kırılan kristallerden fışkıran renkler, ormana, gökyüzüne ve tüm Şirinler Köyü’ne doğru yayıldı!

Gargamel ve Azman, renk patlamasından korunmak için çamurlu bir su birikintisine atlamak zorunda kaldılar.

Gargamel öfkeyle bağırdı:
"Bir gün sizi yakalayacağım Şirinler! Bir güüün!"

Şirinler kahkahalarla mağaradan çıktılar.

Köye geri döndüklerinde, her şey eskisinden de güzel görünüyordu. Çiçekler parlıyor, ağaçlar şarkı söylüyor gibiydi.

Şirin Baba onları karşıladı:

"Aferin size cesur Şirinler! Hep birlikte çalışarak dünyamızı kurtardınız."

Tüm Şirinler meydanda toplandı, büyük bir kutlama düzenlendi. Şakacı Şirin herkese renkli kekler dağıttı, Şirine rengarenk çiçeklerden taçlar ördü.

Gece olduğunda Şirinler ateşin etrafında toplandılar ve hikâyelerini birbirlerine anlattılar. Şirin Baba, yıldızlı gökyüzüne bakarak şöyle dedi:

"Şirinler, unutmayın: Sevgi, cesaret ve dostluk, dünyanın en parlak renkleridir."

Ve o gece Şirinler huzur içinde uykuya daldı, renklerle dolu tatlı rüyalar görerek...